Ülkemizde neredeyse gazete, dergi, kitap basılamaz hale gelmiştir. İşte bu noktada SEKA’yı hatırlıyor, arıyor, yokluğunu hissetmiyor muyuz?
EKOPOLİTİK | ‘Tarımda kendi kendine yeten 7 ülkeden biridir Türkiye…’ Okul sıralarında, ders kitaplarında öğretilen bu bilgi bugün nostaljiyi andırıyor. Patatesini, soğanını hatta samanını bile ithal eden bir ülke haline geldik. Dışa bağımlı, borç içerisinde bir ekonomi…
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Tam bağımsızlık, ekonomik bağımsızlıkla mümkündür” sözünün anlamı bugün daha da önemli hale gelmektedir.
Cumhuriyet’in yarattığı mucizeyi, kurduğu fabrikaları küçümseyenlerin, “Devlet fabrika mı işletir?” diyenlerin, yokluktan var edilen tüm kurumları, fabrikaları özelleştirenlerin, satanların ülkemizi getirdiği yer ortadadır.
Kurtuluş Savaşı’yla kurulan Cumhuriyetimizin o yarattığı kurumlardan, bozkırdaki mucizeden öğrenilecek o kadar çok şey var ki!
Her şeyini kendisi üretmeye gayret eden, fişek fabrikasını, tersanesini, cer atölyesini ve daha birçok kuruluşu kuran, kendisinden sonra gelecek nesillere o günün koşullarında insanüstü bir çabayla oluşturduğu bir sanayi altyapısı bırakan Cumhuriyet’in mirasını korumak, günümüz koşullarında yenileyerek daha da geliştirmek yerine, küreselleşme politikalarıyla bu miras ortadan kaldırılmıştır.
SEKA, TEKEL, SÜMERBANK, TELEKOM…
“Kendi kendine yeterli olabilmek” ilkesiyle yola çıkan Cumhuriyetimizin ve kadrolarının anlayışı, 1980 ve sonrasının iktidarları eliyle tersine çevrilmiştir.
Gözbebeğimiz kuruluşların birçoğunun önce bilinçli olarak içleri boşaltılmış, zarar ettirilmiş, daha sonra da donanımlarıyla, taşınmazlarıyla birlikte satılmıştır. Burada yargı kararları bile hiçe sayılmış, bazıları birkaç yıllık kârına, bazıları arsa bedelinin altında bir fiyata satılmıştır.
Bazıları da kapatılmıştır. SEKA, TEKEL, SÜMERBANK, TELEKOM, Şeker Fabrikaları bunun örneklerinden birkaçıdır.
Kağıdını bile dışarıdan alan ülkemizde, ‘dolar’ ve ‘euro’nun Türk lirası karşısında değer kazanması sonucunda neredeyse gazete, dergi, kitap basılamaz hale gelmiştir.
İşte bu noktada SEKA’yı hatırlıyor, arıyor, yokluğunu hissetmiyor muyuz?
Türkiye’ye özelleştirme reçeteleri sunan ülkelerin ise kendi ulusal pazarlarını, üreticilerini, girişimcilerini, işçilerini, kısacası kendi halkını koruduğunu hep birlikte görmekteyiz. Bize dayatılan, bunun tam tersi olmuştur!
Ülkemiz ekonomisi giderek krizin derinleştiği, bunalımın daha da büyüdüğü bir noktaya gitmektedir.
Cumhuriyet ekonomisini, planlamayı, kalkınmayı, kısaca Cumhuriyet’in mucizesini, serbest piyasayla birlikte rayından çıkan ekonomiyi, bugün gelinen noktayı, sebep ve sonuçlarıyla iyi değerlendirmeli, geçmişin tecrübelerinden dersler çıkarıp günümüzün teknoloji bilgisiyle yarına taşımalıyız.
Ülkemiz ve yarınlarımız için bunu yapmalıyız.
* SEKA, Atatürk döneminde 1936 yılında kurulmuştur. 1998 yılında özelleştirme kapsamına alınıp anonim şirkete dönüştürülmüştür. Kurum, 2005 yılında tamamen kapatılmıştır.